Yazan: Elif Çamlıbel
Makale: Psikolog Züleyha İcik
Not: Gerçek bir olayı anlatan hikâyede geçen tüm isimler temsilidir.
Nedim ve Seren, ailelerini karşı çıkmasına boyun eğmeyerek aşklarının peşinden gitmiş, ne yapıp edip evlenmişlerdi. Ancak mutlulukları çok kısa sürdü. Baş başa kaldıklarında, Seren’in gerçekleşecek birliktelikten korktuğunu fark ettiler. Başlangıçta Nedim onu anlayışla karşıladı, zorlamadı. Üstelik Seren’in kendini suçlu hissedip üzülmemesi için elinden geleni yaptı. Ancak Seren, Nedim’in bütün hoşgörülü davranışlarına rağmen korkusunu üzerinden bir türlü atamadı. Üstelik bu korku azalmak yerine her geçen gün artıyordu. Genç kadın; “Bu durumda olmayı hiçbir kadın istemez ancak elimde değil.” diyerek kendini anlatmaya çalışırken Nedim durumu kabullenmekte zorluk çekti.
Aradan belli bir süre geçince aileler “Çocuk var mı?” diye sormaya başladılar. Onlar böyle sordukça taşıdıkları sır daha da ağırlaştı. Seren ev içinde kendini affettirmeye çalışan bir çocuk gibi davranırken, Nedim de onun bu haline acıyarak, suçlunun kendisi olduğunu düşünüyordu.
Seren, bir gün eve geldiğinde, hoş bir sürprizle karşılaştı. Koridorun girişinden yatak odasına giden yol güllerle kaplanmıştı. Yatak odasına yaklaştığında ise birden müzik başladı. Nedim elinde iki içki kadehiyle karşısında duruyordu Seren’in. Birkaç kadeh içtikten sonra, sarhoş olup gevşeyen karısını ilişkiye kolayca ikna edeceğini düşünen Nedim tekrar denemişti şansını. Ancak Seren’in vücudu kaskatı kesilmişti. Sanki biraz önce sevdiğinin kollarında saadeti bulan o değildi. Attığı çığlık Nedim’in geri çekilmesine yol açmıştı. Genç kadın durumdan dolayı hem mahcup hem de suçlu hissediyordu kendisini. Boyuna “Özür dilerim.” diyordu eşine.
Bu planın suya düşmesi, Nedim’in içindeki bütün umut kıvılcımlarını söndürmüştü. Artık eşinden bir hamle gelmesini bekliyordu. Oysa Seren tüm bunların aksine, sürekli hastalığından şikâyet ediyordu. Akşam yemeğinden hemen sonra yatıyor, sabah erkenden kalkıyordu. Nedim ile birlikte baş başa kalmamaya özen gösteriyordu. Birkaç kez boşanmayı düşündüler ama birlikte oynadıkları mutlu evli rolü o kadar başarılıydı ki; herkes onların şımarık bir çift olduğunu düşündü.
“Daha ne istiyorsun gül gibi kocan/karın var” sözleri altında taşıdıkları sır; bir kaya kadar ağır gelmeye başladı. Seren, böyle senelerce yaşayabilirdi aslında. Her gün yemek yapıp kocasını işe uğurlasa da içindeki burukluğu bir türlü gideremiyordu. Bu burukluğa zamanla annelik özlemi de eklendi. Arkadaşları, onun çocuk istememesine anlam veremiyor; “Hele bir yap, bak nasıl seveceksin” diyorlardı. Severdi elbet ama hayvanların bile yaptığı o basit şeyi yapması gerekirdi önce. Üstelik Nedim’in kendinden uzaklaştığını hissedebiliyordu. Kendisine yeten sevgi, saygı, aşk gibi şeyler Nedim’e yetmiyordu.
Nedim ise sevdiği için sevdiğinden, Seren’den vazgeçmişti. Onun mutluluğunu, kendi mutluluğuna tercih etmişti. Bir gün Yıldız Tilbe’nin şarkısında, “…Yatağımdasın kırk yıllık yabancı, vazgeçtim senin için…” sözlerini duyduğunda almıştı bu kararı, için için ağlayarak. Evliliğinin diğer evliliklerden farklı olduğunu, bir ömür bununla yaşaması gerektiğini zor da olsa kabullenmişti.
Bir gün işten gelirken, “Baba!” diye kendisine doğru gelen bir çocuk aldığı bütün kararları sorgulattı kendine. Akşam yemeğinde ise sürpriz sırası bu sefer Seren’deydi. “Hoş geldin!” deyip içten bir sarılmayla karşıladı kocasını Seren. Bir yandan yemekleri servis ederken, diğer yandan keyifli biçimde anlatmaya başlamıştı: “Bugün kahvaltıdan sonra çay içerken, bir yandan da televizyon izliyordum. Kanalları dolanırken bir programa denk geldim. Bir de ne göreyim? Kadının biri çıkmış, anlatıyor; bizim gibiymiş eşiyle, senelerce kardeş kardeş yaşamışlar. Doktora gitmiş, çok sürmeden tedavi olmuş kadın şimdi hamileymiş.”
“Sende gitsene, hangi doktormuş? Neredeymiş? Ben seni götürürüm.” diye heyecanla atıldı Nedim, bu güzel habere.
“İkimizin birlikte gitmesi gerekiyormuş ama.” dedi Seren, biraz üzüntülü bir sesle.
“Gideriz.” dedi Nedim hiç düşünmeden. “Yeter ki artık bir aile olalım.”
***
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre vajinismus, kadınlarda %5 oranında görülürken, bu oran Türkiye’de (Yildirim, Deri̇Ci̇, & Türkler, 2020)Dünya ortalamasından 20-30 kat fazladır. Diğer bir değişle, her 10 kadından birinde vajinismus problemi yaşanabilmektedir. (Doğan & Saraçoğlu, t.y.)
Vajinismus hastaları yaşadıkları sorun nedeniyle kendilerini değersiz, eksik ve beceriksiz hissetmektedirler. Kendi başlarına aradıkları çözüm yolları her defa çözümsüzlükle sonuçlandığı için, tedaviyi erteleme veya bu durumu sır gibi saklama eğilimine girmektedirler. (Doğan & Saraçoğlu, t.y.) Ve çözüm erteledikçe vajinismusun yanında başka psikolojik sorunlarda ortaya çıkmaktadır. Kişide özgüven yetersizliği başta olmak üzere, depresyon (Digital, t.y.), OKB, anksiyete, panik atak, vs. problemler artış göstermektedir.
***
Seren 10 yıllık evlidir ve eşi ile hiç cinsel ilişki yaşamamıştır (594882.pdf, t.y.). Hastaneye eşi ile birlikte kadın doğum polikiniğine başvurmuştur. Kadın doğum doktoru öyküyü dinlemiş, vajinal muayene etmek istemiş fakat bu mümkün olmamıştır (1201030.pdf, t.y.). Bunun üzerine genç kadını psikoloğa yönlendirmiştir.
Seren, psikoloğa geldiğinde umutsuzdur. Sadece kadın doğum doktorunun yönlendirmesi üzerine geldiğini belirtmiştir. Şikayetini anlatırken; 10 yıllık evli olduğunu, eşi ile ailelerin karşı çıkmasına rağmen kaçarak evlendiklerini ve eşini herkesten çok sevdiğini belirtmiştir. Bu kadar sevmesine rağmen eşi ile cinsel ilişki yaşayamadığını, eşi dokunurken bir sorun olmadığını, eşi ile cinsel birleşme anında eşini ittiğini ve bu durumdan çok üzgün olduğunu belirtmiştir.
Seren, bu 10 yıllık süre içinde çare için hocalara gitmiş, sorununa çare bulamamıştır. Kadın doğumculara gittiğinde ise vajinal muayene olamadığı için, (kürtaj) işlemi gerçekleştirilememiştir. Ağrıya karşı çok hassas olduğunu belirtmiştir. (Ağrı eşi sorgulandığında 1’den 100’e kadar derecelendirme istendiğinde 2 demiştir.) Çiftler bu durumu kimseyle paylaşmamış, dışarıya karşı her şey yolundaymış gibi davranmışlardır. Neden çocuk sahibi olamadıklarına dair gelen sorulara da kendilerince bir çözüm yolu bulmuşlardır. Her yıl yeni bir hamilelik hikayesi uydurup, Seren’in karnına yastık sardığını ve bebek 6 aylık olunca düştüğünü bahane ettiklerini anlatmışlardır.
Diğer taraftan 10 yıllık süreç sorgulandığında ise, eşinin Seren’i 2 yıl boyunca evli bir kadınla aldattığı ortaya çıkmıştır. Tedaviye de eşi bu ilişkisini sonlandırdıktan sonra karar verdiklerini belirtmişlerdir.
Bu vakada Seren ve eşi seanslara beraber devam etmişlerdir. Tedavi süreci Bilişsel Davranışçı Terapi tekniklerinden sistematik duyarsızlaştırma ile 15 seans sürmüştür. Danışan haftada bir şeklinde seans almıştır. Seren’in 10 yıllık bekleme süreci onda birçok psikolojik rahatsızlık meydana getirmiştir. Yoğun bir kaygı ve depresyon hali vardır. Algılama da yeterince iyi değildir. Bütün bunlara rağmen Seren seanslara istekli gelmiş ve tüm enerjisini verilen ev ödevlerine yöneltmiştir. Seren verilen ödevleri başardıkça kendini daha güçlü hissetmeye başlamış, tedavi sonunda yaşadığı kaygılar hayatını etkilemeyecek boyuta gelmiştir. Bu sayede eşi ile de nitelikli bir beraberlik yaşamaya başlamıştır. Seren’in eşi de eşi ile normal bir cinsel hayata başlayabildiği ve çocuk sahibi olabileceği için tedaviden memnun ayrılmıştır.
Vaka BDT tekniği ile 15 seans sürmüştür.
BDT Formulasyonu
- Erken Yaşam deneyimi: hayvan doğumlarına Şahit olması
- Çekirdek inanç: Ben hassasım. İncinirim
- İşlevselliği bozan varsayımlar: Fiziksel herhangi bir ağrıdan kaçınmak.
- Kritik olay: Cinsel birleşme anında kaçınma
- Olumsuz otomatik düşünceler: Ben çoğu kişinin kolaylıkla yaptığı şeyi bile beceremem.
- Belirtiler: cinsel ilişki anında kasılma
BİLİŞSEL: Hiçbir zaman beceremeyeceğine dair inanç
SOMATİK: Kasılma, vajinal kaslarda sertlik
DAVRANIŞSAL: Eşi kendisine yaklaştığı anda tetikte olma hali
MOTİVASYONEL: Düşük motivasyon seviyesi
- Kaynakça
- 594882.pdf. (t.y.). Geliş tarihi gönderen https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/594882
- 1201030.pdf. (t.y.). Geliş tarihi gönderen https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1201030
- Adworks, S. (t.y.). Vajinismus Tedavi Yöntemleri—Vajinismus Merkezi. Geliş tarihi 09 Ocak 2022, gönderen Vajinismus Nedir? Vajinismus Tedavisi—Vajinismus Merkezi website: https://www.vajinismusmerkezi.com/vajinismus-tedavi-yontemleri
- Bozdemir, N., & Özcan, S. (2011). Cinselliğe ve Cinsel Sağlığa Genel Bakış. TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE, 5(4), 10.
- Digital, S. (t.y.). Vajinismus Hastaları ve Psikolojik Sorunlar. Geliş tarihi 09 Ocak 2022, gönderen Vajinismus Tedavisi İstanbul—Türkiye’nin Vajinismus Sitesi website: https://www.vajinismus.com.tr/vajinismus-hastalari-ve-psikolojik-sorunlar
- Doğan, S., & Saraçoğlu, G. V. (t.y.). Yaşam Boyu Vajinismusu Olan Kadınlarda Cinsel Bilgi, Evlilik Özellikleri, Cinsel İşlev ve Doyumun Değerlendirilmesi. 9.
- Eserdağ, D. S. (t.y.). KADINLARDA CİNSEL İŞLEV PROBLEMLERİ. 34.
- Examination of the Relationship Between Perfectionism and Sexual Myths in Adults. (2021). Cyprus Turkish Journal of Psychiatry & Psychology, 3(3). https://doi.org/10.35365/ctjpp.21.3.18
- Hacıoğlu Yıldırım, M. (2017). Socio-Demographical And Clinical Characteristics Of Vaginismus Comparison With Other Female Sexual Dysfunction. Journal of Clinical Psychiatry, 20(1), 37-44. https://doi.org/10.5505/kpd.2017.07379
- Rk, C. (2019). Psychological Interventions in Sexual Dysfunctions. Yeni Symposium, (0), 1. https://doi.org/10.5455/NYS.20190316022436
- Safak Ozturk ve Arkar—2016—Effect of Cognitive Behavioral Therapy on Sexual S.pdf. (t.y.). Geliş tarihi gönderen https://turkpsikiyatri.com/PDF/C28S3/04.pdf
- Yildirim, E., Deri̇Ci̇, M. K., & Türkler, C. (2020). 1980-2019 Yıllarında Vajinismus ve Kadın Cinsel İşlev Bozukluğu Üzerine Küresel Araştırma Eğilimleri: Bir Scientometrik Analiz. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. https://doi.org/10.24938/kutfd.776949
- Abalı, İ. (2021). Folklorun El Değmemiş Bölgesi: Halk Türkülerinde Yüceltilmiş Bakirelik Algısı. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 27(106). https://doi.org/10.22559/folklor.1347